Bugünün Sorunlarına, Geleceğin Çözümleri...
Soru & Cevap Kariyer +90 212 325 25 01

21 Seri Nolu KDV Tebliği İle KDV Uygulamasında Yapılan Değişiklikler

KDV Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 21 Seri No.lu KDV Tebliği 10/10/2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

 

Söz konusu Tebliğ ile KDV Uygulamasında aşağıda belirtilen üç konuda önemli sayılabilecek değişiklikler yapılmıştır.

 

1) KDV Uygulama Genel Tebliğinde yapılan değişiklik ile sorumlu  sıfatıyla beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen KDV tutarının satıcı tarafından beyan edilmiş ve Hazineye ödenmiş olması halinde sorumlu adına yapılacak tarhiyatta vergi aslının aranmayacağı belirtilmiştir. Sorumlu tarafından beyan edilip ödenmesi gerekirken satıcı tarafından beyan edilen ve Hazineye ödenen bu verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan gecikme faizi alıcıdan aranacaktır.

 

Söz konusu vergi satıcı tarafından beyan edilmiş olmakla birlikte, tahakkuk eden verginin ödenmemesi veya ödenecek KDV çıkmaması nedenleriyle Hazineye ödenmeyen vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar alıcıdan aranacaktır.

 

Değişiklikten önce sorumlu sıfatıyla beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen KDV'nin satıcı tarafından beyan edilmiş olması halinde sorumlu adına yapılacak tarhiyatta vergi aslı aranmıyordu. Bir başka ifade ile alıcıdan vergi aslının aranmaması için satıcının söz konusu vergiyi beyan etmiş olması yeterliydi. Bu düzenleme ile alıcıdan vergi aslının aranmaması, satıcı tarafından söz konusu verginin Hazineye intikal ettirilmiş olması şartına bağlanmıştır.

 

2) Bilindiği üzere 7104 sayılı Kanunla 3065 sayılı KDV Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (k) bendine göre, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler 1/6/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere KDV’den istisnadır.

 

İstisna uygulaması ile ilgili olarak KDV Uygulama Genel Tebliğinde genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köylere bağışta bulunacakların, bağışlayacakları tesise ilişkin uygulama projesini hazırlamaları ve inşaat ruhsatını almaları şart koşulmuştur. Bağışlanacak tesisin ilgili idare ve kuruluşa ait bir taşınmaz üzerinde inşa edilmesi halinde tesise ilişkin uygulama projesi ve inşaat ruhsatının ilgili idare ve kuruluş tarafından alınması gerekmektedir. Bağışta bulunacaklar uygulama projesi ve inşaat ruhsatına uygun olarak hazırlayacakları istisna kapsamında alınacak mal ve hizmet listesini ilgili idare ve kuruluşun onayına sunmaktadırlar.

 

21 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile üniversitelere yapılacak bağışlarda, uygulama imar planı, parselasyon planı veya vaziyet planı olmaması gibi nedenlerle inşaat ruhsatı alınamaması halinde, istisna kapsamında alınacak mal ve hizmet listesinin onayında ruhsat yerine üniversitenin inşaatla ilgili sorumlu biriminin uygun görüşünün aranacağı belirtilmiştir.

 

Böylelikle üniversitelere yapılacak bağışlarla ilgili olarak inşaat ruhsatı alınması konusunda uygulamada yaşanan sıkıntıların bağışta bulunanlara yapılacak teslim ve hizmetlerde KDV istinası uygulamasına olumsuz yansıması önlenmiştir.

 

3) İndirimli orana tabi işlemlerden doğan ve gerek yılı içerisinde gerekse izleyen yıl içinde talep edilen KDV iadesinin azami tutarının hesabı değiştirilmiştir.

 

Bilindiği üzere indirimli orana tabi teslim ve hizmetlerle ilgili KDV yüklenimleri üç ana gruptan oluşmaktadır:

  1. Önce işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalar nedeniyle yüklenilen vergiler dikkate alınmakta,
  2. Daha sonra ilgili dönem genel yönetim giderleri için yüklenilen vergilerden pay verilmekte,
  3. Bu şekilde hesaplanan tutarın, azami iade edilebilir vergi tutarının altında kalması halinde, en fazla aradaki farka isabet eden tutar kadar amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) dolayısıyla yüklenilen vergilerden iade hesabına pay verilmektedir.

 

İndirimli orana tabi teslim veya hizmetle ilgili olarak yüklenilen vergi ile söz konusu işlemler üzerinden hesaplanan vergi arasındaki farkın, (% 1) oranına tabi işlemler için işlem bedelinin (% 17)’sini, (% 8)’e tabi işlemler için ise işlem bedelinin (% 10)’unu aşan kısmı, iade hesabına dahil edilmemektedir. Bu sınır azami iade tutarını/sınırını ifade etmektedir.

 

Azami iade tutarının belirlenmesinde;

 

- Yıl içinde yapılan iade taleplerinde, iade talebinde bulunulan döneme kadar yapılan toplam işlem bedeli;

- İzleyen yıl içinde yapılan iade taleplerinde ise iade talebinde bulunulan yıldaki toplam işlem bedeli dikkate alınmakta,

 

 ay içi hesaplamalarda azami iade edilebilir tutarın aşılması bu durumu değiştirmemekteydi.

 

Yeni yapılan düzenleme ile sadece ay içi hesaplamalarda doğrudan yüklenimler nedeniyle aylık azami iade sınırının aşılabileceği belirtilmektedir. Doğrudan yüklenimler nedeniyle aylık azami iade sınırının aşılması halinde yıl içinde yapılan iade taleplerinde iade talebinde bulunulan döneme kadar yapılan toplam işlem bedeli; izleyen yıl içinde yapılan iade taleplerinde ise iade talebinde bulunulan yıldaki toplam işlem bedeli dikkate alınacaktır.

 

Daha somut ifade etmek gerekirse, örneğin izleyen yıl içinde yapılan bir iade talebinde,  yukarıda bahsedilen üç gruptaki yüklenimler dolayısıyla aylık azami iade sınırı aşılsa da iade talebinde bulunulan yıldaki toplam işlem bedeli dikkate alınarak hesaplanan azami iade sınırı aşılmamışsa bu yüklenimler iadeye konu olabilmekteydi.

 

Yeni yapılan düzenleme ile sadece doğrudan yüklenimler nedeniyle aylık iade sınırının aşılması halinde yıllık işlem bedeli (veya yıl içinde yapılan iade taleplerinde o döneme kadar olan kümülatif işlem bedeli) dikkate alınarak bu doğrudan yüklenimlerin iadeye konu olması mümkün hale gelmiştir. Genel yönetim giderleri ve amortismana tabi iktisadi kıymetler nedeniyle yüklenilen vergiler dolayısıyla aylık iade sınırının aşılabilmesi imkanı ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda mükellefler tarafından iadeye ilişkin yüklenim hesaplarında aylık azami sınır dikkate alınarak birden fazla dönemi ilgilendiren genel yönetim giderleri ve amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen vergilerin ilgili oldukları dönemlere dağıtılmaları yerinde olacaktır.

 

Tebliğin tam metni aşağıda yer alan duyuru dosyamızda bulunmaktadır.

 

Saygılarımızla,

 

 

PAYLAŞ