Bugünün Sorunlarına, Geleceğin Çözümleri...
Soru & Cevap Kariyer +90 212 325 25 01

7338 Sayılı Kanun ile Vergi Kanunlarında Yapılan Değişiklikler

Vergi kanunlarında önemli değişiklikler yapan 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 26/10/2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu duyurumuzda söz konusu Kanun ile vergi kanunlarında yapılan değişiklikler özetlenmiştir.

 

A) Gelir Vergisi Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

1) Ticari kazancı basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisna edilmiştir. İstisna olan bu kazançlar için yıllık beyanname verilmeyecek, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir.

 

Bu düzenleme 1/1/2021 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere 26/10/2021 tarihinde yürürlüğe  girmiştir.

 

2) Gelir Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 20/B no.lu madde ile sosyal medya içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnası düzenlenmiştir.

 

Bu düzenleme ile internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir.

 

Bu istisnadan faydalanabilmek için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. 

 

Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacak ve tevkif ettikleri vergileri muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile beyan edip ödeyeceklerdir. Bu tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında ayrıca tevkifat yapılmayacaktır. 

 

Mükelleflerin yukarıda belirtilen kazançlar dışında başka faaliyetlerinden kaynaklanan kazanç ya da iratlarının bulunması istisnadan faydalanmalarına engel değildir. 

 

Bu kapsamdaki kazançları toplamı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (ör: bu tutar 2021 yılı için 650.00 TL’dir) aşanlar ile faaliyete ilişkin tüm gelirlerini yukarıda belirtilen şekilde açmış oldukları banka hesabında tahsil etmeyenler bu istisnadan faydalanamayacaktır. Bu durumda olanların, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.

 

İstisnaya ilişkin şartların taşınmadığının tespit edilmesi halinde eksik tahakkuk etmiş olan vergi, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil edilecektir.

 

Cumhurbaşkanına, bu maddede yer alan tevkifat oranını her bir faaliyet türü için ayrı ayrı sıfıra kadar indirme, bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etme; Hazine ve Maliye Bakanlığına, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda yetki verilmiştir.

 

Bu düzenleme 1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı  tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

3) Gelir Vergisi Kanununa eklenen mükerrer 20/C maddesi ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destekleme ödemelerinin gelir vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hüküm 26/10/2021 yürürlüğe girmiştir.

 

Böylelikle, tarımsal destekleme ödemeleri üzerinden gelir vergisi stopajı uygulaması son bulmuştur. 

 

Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 92 nci madde ile tarımsal desteleme ödemeleri üzerinden daha önce yapılmış olan gelir vergisi stopajına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Buna göre; maddenin yürürlük tarihinden önce kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destek ödemeleri üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisi, çiftçilerin düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca, tahsil tarihinden itibaren aynı Kanunun 112 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası hükmüne göre hesaplanacak faizi ile birlikte red ve iade edilecektir.

 

Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere vazgeçilen davalarla ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmayacak, idarece de açılmış davalar sürdürülmeyecek, faiz, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyecek, hükmedilmişse ödenmeyecektir. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunanların iade talepleriyle ilgili olarak bu madde hükmü uygulanmayacaktır.

 

Maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

 

4) Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde yapılan değişiklikle dördüncü  geçici vergi dönemi kaldırılmıştır. Her hesap döneminin ilk dokuz ayı için üçer aylık üç geçici vergi dönemi uygulanacaktır.

 

Bu düzenleme 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

5) Uyumlu mükelleflere tanınan %5’lik gelir ve kurumlar vergisi indiriminde kolaylık sağlanmıştır. Bilindiği gibi indirimin şartlarından bir tanesi, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması idi.

 

Yapılan düzenleme ile artık yukarıda belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması şartı aranacaktır. Bir başka ifade ile ikmalen, re’sen veya idarece tarhiyat yapılmış olması başlı başına şartın ihlali sayılmayacak, indirimin reddedilebilmesi için aynı zamanda bu tarhiyatın kesinleşmiş olması aranacaktır.  

 

Ayrıca, kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen indirim tutar sınırının %1’ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmayacaktır.

 

Bu düzenleme 1/1/2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

 

B) Kurumlar Vergisi Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

1) Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-ı maddesinde düzenlenmiş olan nakdi sermaye artırımında faiz indirimi uygulamasında, nakdi artışların yurt dışında getirilen nakitle karşılanan kısmı için indirim oranı %50’den %75’e çıkarılmıştır. Yeni oran, 26/10/2021 tarihinden itibaren söz konusu madde kapsamında yapılacak nakdi sermaye artışlarına uygulanmak üzere bu tarihte yürürlüğe girmiştir.

 

2) Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesine eklenen 8 numaralı fıkra ile yatırım teşvik belgesi bazında yapılan yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın %10’luk kısmının kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilmesine imkan tanınmıştır.

 

Terkin talebinde bulunulabilecek tutar, hak edilen yatırıma katkı tutarından indirimli kurumlar vergisi yoluyla kullanılan yatırıma katkı tutarının düşülmesinden sonra bulunan tutarın yarısından fazla olamayacaktır. Ayrıca, diğer vergi borçlarından terkin edilebilecek toplam tutar, ilgili yatırım teşvik belgesi kapsamında fiilen yapılan yatırım harcamalarına, yatırıma katkı oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın %10’undan fazla olamayacaktır

 

Diğer vergi borçlarının terkini suretiyle kullanılan tutarın bir katına isabet eden yatırıma katkı tutarından vazgeçildiği kabul edilecek, diğer vergilerden terkini talep edilen tutar ile vazgeçilen yatırıma katkı tutarları dolayısıyla vergi matrahına indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanmayacaktır. 

 

Düzenleme, 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

 

C) Katma Değer Vergisi Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

KDV Kanununun 17/4-a maddesinde yapılan değişiklik ile Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20/B maddesi kapsamında vergilendirilen sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliği faaliyetlerine konu teslim ve hizmetlere KDV istisnası tanınmıştır.

 

Bu düzenleme, 1/1/2022 tarihinden itibaren GVK md. 20/B kapsamında vergilendirilen kazançlara konu teslim ve hizmetlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

 

D) Vergi Usul Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

1) Vergi Usul Kanununun  4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, fiziki ortamdan bağımsız olarak elektronik ortamda vergi dairesinin kurulması, vergi dairelerinin diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlenmesi suretiyle mükelleflere hızlı ve etkin hizmet verilebilmesinin sağlanması, vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda kurulan vergi dairesi tarafından da yerine getirilmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması konularında Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

 

2) Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanına ilişkin işlerde hizmet alımı yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve yöneticileri de vergi mahremiyeti kapsamında sır tutmakla yükümlü olanlar arasına dahil edilmişlerdir. Söz konusu kişiler öğrendikleri sırlar ve gizli kalması gereken diğer hususlar açısından Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesinde yazılı yasaklara, bu görevlerinden ayrılsalar dahi, uymak zorundadır.

 

3) Vergi Usul Kanununun 97 nci maddesinde yurt dışında bulunanlara yapılacak tebligatın usulünde açıklık ve sadelik getiren düzenlemeler yapılmıştır. 

 

Yeni düzenleme ile yurt dışında bulunan, kendisine tebliğ yapılacak kişi Türk vatandaşı ise bildirimi Türkiye elçiliği veya konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapacaktır. Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilecektir. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılacaktır. Muhatap, Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılacaktır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilecektir.

 

Yurt dışında bulunanlara tebliğ olunacak evrakın ilgili ülkedeki Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilmesinde prosedür kısaltılmıştır. Artık vergi dairelerinin yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrakları, vergi dairesi başkanlıkları; vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde ise defterdarlıklar tarafından doğrudan ilgili ülkedeki Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilecektir.

 

4) Vergi Usul Kanununun 104 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, teknolojide meydana gelen değişime bağlı olarak  ilan yoluyla yapılan tebligatlarda etkinliğin artırılması ve muhataplarının tebliğe konu hususlardan hızlı bir şekilde haberdar olabilmelerinin sağlanması amacıyla tebligatın konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 TL’den fazla vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulmasına imkan tanınmıştır.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı, yukarıda yer alan tutarı on katına kadar artırma, sıfıra kadar indirme, duyurunun kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konularında yetkili kılınmıştır.

 

Bu düzenleme 1/6/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 

5) Vergi Usul Kanununun 120 nci maddesine eklenen hüküm ile Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi hatalarının düzeltilmesinde, vergi ve mükellefiyet türü ile düzeltmeye konu tutarı ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak düzeltme yetkisinin devredilmesi ile düzeltmenin bağlı olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin verme ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme konularında yetkili kılınmıştır.

 

6) İncelemenin esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılacağına dair Vergi Usul Kanununun 139 uncu maddesinin birinci fıkrasında değişikliğe gidilmiştir. İnceleme artık esas itibariyle dairede yapılacaktır. Doğrusu, öteden beri uygulamada vergi incelemelerinin büyük çoğunluğu dairede yürütülmekteydi. Bu düzenleme ile kanuni hükmü yerleşik uygulama ile uyumlu hale getirilmiştir.

 

İncelemenin dairede yapılması, incelemeye tabi olanın iş yerinde tespit yapılmasına ve çalışmalarda bulunulmasına mani olmayacaktır.

 

Mükellef ve vergi sorumlusunun talep etmesi ve iş yerinin müsait olması halinde inceleme iş yerinde de yapılabilir.

 

Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenecektir.

 

Bu hüküm 1/7/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 

7) Vergi Usul Kanununun vergi incelemelerinde uyulacak esasları düzenleyen 140 ıncı maddesinde yapılan değişiklikle, incelemeye başlarken tutanak düzenleneceğine dair hüküm yürürlükten kaldırılmıştır. Bunun yerine vergi incelemesinde incelemeye tabi olana, incelemenin konusunun ve incelemeye başlanıldığı hususunun bir yazıyla bildirileceği  ve ayrıca, söz konusu yazının bir örneğinin incelemeyi yapanın bağlı olduğu birime ve ilgili vergi dairesine gönderileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Böylelikle, incelemeye başlamada tutanak uygulaması yerine, yazılı bildirim uygulamasına geçilmiştir.

 

Bu hüküm 1/7/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 

8) Vergi Usul Kanununa eklenen 170/A no.lu maddeyle, mükelleflerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bildirmeye mecbur oldukları bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığına  yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi durumunda, bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul etmeye, bu şekilde yapılacak bildirimleri mükellefiyet grubu, faaliyet konusu, vergi türü, iş yeri türü, gelir unsuru ve şirket türünü ayrı ayrı ya da birlikte dikkate alarak  tespit etmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

 

Bu düzenleme 26/10/2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

9) Vergi Usul Kanununa eklenen 226/A no.lu madde ile elektronik olarak tutulan defterlerde tasdik konusu düzenlenmiştir. Buna göre Türk Ticaret Kanununun 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan yetki kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınmasının, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde onaylanmasının bu Vergi Usul Kanununun uygulamasında tasdik sayılacağı hükme bağlanmıştır.

 

10) Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde değişiklik yapılarak, söz konusu Kanunun uygulanmasında mükelleflere kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgelerin vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş  sayılması uygulaması kapsamına elektronik belge olarak düzenlenmesi gereken belgeler de dahil edilmiştir.

 

Düzenleme 26/10/2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

11)  Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar.” ibaresi “tasdik raporunun zamanında ibrazı şarttır.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya eklenen hüküm ile tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi halinde, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir süre verileceği; tasdik raporunun bu süre içinde de ibraz edilmemesi halinde ancak o zaman mükelleflerin tasdike konu haktan yararlanamayacağı belirtilmiştir.

 

Bu düzenleme Kanunun 26/10/2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

12) Uygulamada hangi işlemlerin gider pusulası ile belgelendirilmesi gerektiği konusunda yıllardır süregelen tereddütler bulunmaktaydı. Vergi Usul Kanununun 234 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, gider pusulası düzenleme zorunluluğunun bulunduğu durumlara ve belgenin düzenlenme süresine açıklık getirilmiştir.

 

Yapılan düzenlemeye göre;

 

Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler, Vergi Usul Kanunu kapsamındaki belgeleri düzenleme zorunluluğu bulunmayanlara yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları mallar (gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın aldıkları mallar hariç) için işi yapana veya malı satana imza ettirecekleri gider pusulası düzenlerler. Vergiden muaf esnaf için düzenlenen gider pusulası, bu kişiler tarafından verilmiş fatura hükmündedir.

 

Gider pusulası, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen gider pusulası hiç düzenlenmemiş sayılır.

 

Maddede sayılan bilgileri ihtiva etmek kaydıyla;

 

a) Malın veya hizmetin bedelinin, mal teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde satıcıya; 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan banka, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla ödenmesi halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler,

 

b) 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında satın alınan malların gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde, 6502 sayılı Kanun uyarınca iade edilecek tutarların, yukarıda (a) bendinde yer alan kurumlar aracılığıyla iadesinde bu kurumlarca düzenlenen belgeler,

 

c) Bu Kanuna göre belge düzenleme zorunluluğu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının, tabi oldukları ilgili mevzuat dâhilinde, yaptıkları işler veya sattıkları mallar için düzenledikleri belgeler,

 

gider pusulası yerine geçer.

 

Gider pusulasına ilişkin bu hükümlerin yürürlük tarihi 1/11/2021’dir.

 

13) Vergi Usul Kanununun mükerrer 242 nci maddesinde değişiklik yapılarak e-defter beratı ve e-muhasebe fişine ilişkin tanımlar madde metnine eklenmiş; ayrıca, elektronik defter ve belgelerin elektronik ortamda ibraz edilebilmesi sağlanmıştır.

 

14) Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinde değişiklik yapılarak Hazine ve Maliye Bakanlığına, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarına yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanmasının yanı sıra mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçları ile ibraz edilmesi hususunda izin verme ya da zorunluluk getirme konularında yetki verilmiştir.

 

15) Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununun 279 ncu maddesi uyarınca hisse senetleri ile fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenmektedir. Ancak, alış bedelinin tanımı Vergi Usul Kanununda mevcut değildi. Kanunun 261 inci maddesinde yapılan değişiklikle  alış  bedeli değerleme ölçüleri arasında sayılmış; Kanuna eklenen 268/A no.lu madde ile de alış bedeli aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.

 

“Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler alış bedeline dâhil değildir.”

 

16) Maliyet bedeli tanımına açıklık getirilmiştir. Değerleme ölçüleri arasında önemli bir yere  sahip olan maliyet bedeline nelerin dahil olduğu konusunda uygulamada tartışma konusu olabilmektedir. Gelir İdaresi yıllar içerisinde bu konuda ortaya çıkan tereddütleri Tebliğ düzenlemeleri ile gidermeye çalışmıştı. Ancak, kanuni bir zemini olmadan maliyet bedelini genişleten bu Tebliğ düzenlemeleri ihtilaf konusu olabilmekteydi. Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesine eklenen fıkralar ile maliyet bedeli ölçüsüne açıklık getirilmeye çalışılmış, daha önce Tebliğ  düzeyinde yapılan bazı düzenlemeler Kanuni dayanağa  kavuşturulmuştur.  Ayrıca, daha önce maliyet bedeline eklenmesi ihtiyari olan noter, tapu, mahkeme harcı, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderlerinin maliyet bedeline eklenmesi zorunlu hale getirilmiştir.

 

Yeni düzenleme ile aşağıda sayılan giderlerin maliyet bedeline dâhil edileceği hükme bağlanmıştır.

 

a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,

 

b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,

 

c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),

 

ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,

 

d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

 

Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilecektir.

 

İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.

 

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

 

17) Yeniden değerleme müessesesi kalıcı hale getirilmiştir. Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının  gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 nci maddesinde belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebileceklerdir.

 

Bu düzenleme 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 

18) İhtiyari olarak gün esasına dayalı kıst amortisman uygulaması getirilmiştir. Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesine eklenen hüküm ile dileyen mükelleflere, amortisman işlemine, işletme aktifine yeni kaydedilecek iktisadi kıymetler(binek otomobiller  hariç) için bunların kullanıma hazır olduğu tarihte başlayıp ve her bir hesap dönemi için kıymetin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre amortisman ayırma imkanı tanınmıştır. Sürenin gün olarak hesaplanması için Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri 365 ile çarpılacaktır.

 

19) Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesine eklenen hüküm ile Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresini, her yıl için aynı nispet olmak kaydıyla, belirleme konusunda mükelleflere serbesti tanınmıştır. Ancak bu süre, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen sürenin iki katını ve elli yılı aşamayacaktır. Mükelleflerin bu tercihlerini iktisadi kıymetin envantere alındığı geçici vergi dönemi sonu itibarıyla kullanmaları gerekmektedir. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı izleyen dönemlerde değiştirilemeyecektir.

 

20) Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde yapılan değişiklikle;

 

a) İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflere şüpheli alacaklarını gider yazma imkanı tanınmıştır. Söz konusu mükellefler VUK’un 323 üncü maddesi kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde kaydedebileceklerdir.

 

b) Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmaktaydı. “Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak” tanımlaması açık olmadığı  için uygulamada tereddüt yaratmaktaydı. Yapılan değişiklikle “dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük” ibaresi “ve 3.000 Türk lirasını aşmayan” şeklinde değiştirilmiştir. Böylelikle, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan 3.000 TL’yi aşmayan alacaklar şüpheli alacak olarak dikkate alınabilecektir.

 

21) Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından doğan karın yenileme fonu olarak kullanılmasına ilişkin Vergi Usul Kanununun 328 nci maddesinde değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile uygulamada tereddüt yaratan pek çok konu açıklığa kavuşturulmuştur.

 

Yeni düzenlemeye göre bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;

 

a) Satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecektir. Bu süre içinde, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenecektir. Bu düzenleme ile yenileme fonunun kullanılamadığı durumda hangi yılın kar/zarar hesabına ekleneceği konusu açıklığa kavuşturulmuştur.

 

b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin VUK hükümlerine göre ayrılacak amortismanlarına mahsup edilecektir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunacaktır. Bu hüküm ile yeniden değerleme fonunun finansal kiralama yoluyla edinilen iktisadi kıymetlerin amortismanı için de kullanılabileceği konusuna açıklık getirilmiştir.

 

c) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, satışı yapılan iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenecektir.

 

ç) Satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr o yılın kâr ve zarar hesabına eklenecektir.

 

Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

 

22) Vergi Usul Kanununun 329 ncu maddesinde düzenlenmiş bulunan amortismana tabi malların sigorta tazminatı konusunda uygulamada yaşanan tereddütleri gidermeye yönelik değişiklikler yapılmıştır.

 

Yeni düzenlemeye göre bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce;

 

a) Yangın, deprem, sel, su  basması gibi afetler yüzünden  tamamen veya kısmen ziyaa uğrayanın amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı ile tamamen veya kısmen zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa tazminat fazlası, tazminatın alındığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilecektir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde zarar gören iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan tazminat fazlası, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenecektir. Bu düzenleme ile yenileme fonunun kullanılamadığı durumda hangi yılın kar/zarar hesabına ekleneceği konusu açıklığa kavuşturulmuştur.

 

b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin VUK hükümlerine göre ayrılacak amortismanlarına mahsup edilecektir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunacaktır. Bu hüküm ile yeniden değerleme fonunun finansal kiralama yoluyla edinilen iktisadi kıymetlerin amortismanı için de kullanılabileceği konusuna açıklık getirilmiştir.

 

c) Pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası, zarar gören iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenecektir.

 

ç) Tazminatın alındığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan tazminat fazlası o yılın kâr ve zarar hesabına eklenecektir.

 

Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

 

23) Vergi Usul Kanununun cezalarda tekerrürü düzenleyen 339 uncu maddesinde değişiklik yapılarak madde gereğince tekerrür nedeniyle yapılacak artırım tutarının kesinleşen cezadan (birden fazla ceza olması durumunda bunların tutar itibariyle en yükseğinden) fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır.

 

24) Vergi Usul Kanununun usulsüzlük cezalarını düzenleyen 352 nci maddesinde değişiklik yapılarak kağıt ortamında yapılan/tutulan kayıt  ve defterlere  yönelik olarak kayıt nizamına uyulmaması durumunda kesilecek cezalar ile aynı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinde yer alan yetki kapsamında uygulanmakta olan elektronik kayıt ve defter uygulamalarındaki kayıt nizamına uyulmaması fiillerine uygulanacak olan cezaların aynı mahiyette olduğu ve bu fiillere karşılık birinci derece usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.

 

25) Vergi Usul Kanununun 353/1 maddesinde yapılan değişiklik ile gider pusulasının düzenlenmemesi veya hiç düzenlenmemiş sayılması halinde, bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için belirli bir tutardan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmesine imkan tanınmıştır.

 

Ayrıca, belge basımı ile ilgili bildirim görevini belirlenen sürede yerine getirmeyen ya da bildirimi eksik veya hatalı yapan matbaa işletmecilerine 1.400 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

 

Bildirim görevinin belirlenen sürede yerine getirilmemesi durumu ile bildirimin eksik veya hatalı yapılması durumunda kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, bildirimin belirlenen sürenin sonundan başlayarak 30 gün içinde yapılması ya da eksik veya hatalı yapılan bildirimin aynı süre içerisinde tamamlanması veya düzeltilmesi durumunda 1/2 oranında uygulanacaktır.

 

Son olarak, VUK’un mükerrer 227 nci maddesi uyarınca tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun kanuni süresinde ibraz edilmemesi durumunda, tasdik raporu ibraz şartı getirilen mükellef adına 50.000 TL’den az ve 500.000 TL’den fazla olmamak üzere, yararlanılması tasdik raporunun ibrazı şartına bağlanan tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

 

26) Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 nci maddesine hüküm eklenmek suretiyle aynı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığınca getirilen yükümlülüklere uyulmaması durumunda da özel usulsüzlük cezası kesileceği düzenlenmiştir.

 

27) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde yapılan düzenleme ile mükelleflerin haklarında yapılmakta olan vergi incelemesi ya da takdire sevk işleminin ilgili olduğu vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verebileceği konusuna açıklık getirilmiştir.

 

28)  Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinde yapılan değişiklikle, uzlaşmanın vaki olması durumunda, üzerinde uzlaşılan vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı cezasının yanısıra usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının %75'ini, VUK’un ek 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan ödeme süreleri içinde ödemesi halinde üzerinde uzlaşılan cezanın %25'i nispetinde indirim tanınmıştır.

 

29) Vergi Usul Kanununun Ek 1 ve 11 inci maddelerinde yapılan değişiklikle 5.000 TL’yi aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları hem tarhiyat öncesi hem de tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına alınmıştır. 5.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları içinse VUK’un 376 ncı maddesindeki indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanacaktır.

 

30) Vergi Usul Kanununa eklenen Ek 14-18 inci maddeler ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının uygulanmasında karşılıklı anlaşma usulünün Türkiye açısından ne şekilde uygulanacağı konusu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

 

Düzenleme uyarınca mükellefler, usulüne uygun yürürlüğe konulmuş bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması hükümlerine aykırı olarak vergilendirildiği veya bu şekilde vergilendirileceğine ilişkin kuvvetli emareler bulunduğu iddiasıyla anlaşmanın “Karşılıklı Anlaşma Usulü” hükümlerine göre Gelir İdaresi Başkanlığına başvurabilecektir. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması hükümlerine bağlı olarak bu başvuru, anlaşmaya taraf diğer Akit Devlet yetkili makamları aracılığıyla da yapılabilecektir.

 

Vergilendirmenin matrah veya vergi farkları itibarıyla bölünebildiği durumlarda başvuru, sadece toplam farkın çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamındaki bölümüne isabet eden kısmı için yapılabilecektir. 

 

Yapılan başvurunun değerlendirilebilmesi için çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasında öngörülen süre ve usulde yapılması şarttır. Anlaşmada başvuru için süre bulunmadığı veya iç mevzuat hükümlerine atıf yapıldığı durumda başvurunun, anlaşma hükümlerine aykırı olduğu iddia edilen bir vergilendirme işleminden mükellefin ilk haberdar olduğu tarihten itibaren üç yıl içerisinde yapılması esastır.  Her hâlükârda başvuru süresi; ihbarnamenin tebliğ edildiği, ihtirazi kayıtla verilen beyannamede verginin tahakkuk ettiği, vergi kesintisi yapıldığı durumda ise kesintinin yapıldığı tarihten itibaren anlaşmada öngörülen sürenin bitiminde, böyle bir süre yoksa üç yıl tamamlanınca sona erecektir.

 

31)  26/10/2021 tarihinden 31/12/2023 tarihine (bu tarihler dâhil) kadar, Vergi Usul Kanununun geçici 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kapsam ve şartlar dâhilinde iktisap edilen yeni makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve sürelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığınca VUK’un 315 inci maddesine göre tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilmesine imkan tanınmıştır.

 

 

E) Özel Tüketim Vergisi Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

ÖTV Kanununun ÖTV oranlarına ilişkin 12 nci maddesinde yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının

 

  • Tütün ürünleri için belirlenen ÖTV oranlarını bir katına kadar olan artırıma yetkisi üç katına, 
  • Taşıtlar için belirlenen oranları ve oranlara esas özel tüketim vergisi matrahlarının alt ve üst sınırlarını bir katına kadar olan artırma yetkisi üç katına kadar çıkarılmıştır.

 

Bu düzenleme yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

F) Damga Vergisi Kanununda Yapılan Değişiklikler

 

1) Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde yapılan değişiklik ile yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarıdamga vergisi uygulamasında resmi daire olarak kabul edilmiştir.

 

2) Teminatlı sermaye piyasası araçlarının ihracında  işlem maliyetlerinin azaltılmasını sağlamak amacıyla 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsamında teminat yöneticisinin taraf oldukları dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

 

3) Genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

 

 

G) Konaklama Vergisinde Yapılan Değişiklikler

 

Konaklama vergisinin yürürlüğe girişi 1/1/2023 tarihine ertelenmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PAYLAŞ