Bugünün Sorunlarına, Geleceğin Çözümleri...
Soru & Cevap Kariyer +90 212 325 25 01

Danıştay: Kar Yedeklerinin Sermayeye Eklenmesi Kar Dağıtımıdır

Hatırlanacağı üzere, Danıştay 4. Dairesi 14.6.2017 gün ve E:2013/2951, K:2017/5260 sayılı kararıyla; 1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6.2.4.3 Bedelsiz Olarak Elde Edilen Hisse Senetlerinin Satışından Sağlanan Kazançların Durumu" başlıklı bölümünün; sermaye yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması neticesinde verilen bedelsiz hisse senetlerinin, bu şirkete iştirak edenler yönünden aktif ve pasiflerinde bir artışa neden olmayacağı, dolayısıyla bedelsiz hisse senetleri nedeniyle aktifte tutulan hisselerin sadece adedinin değişeceği, bedelinde değişme olmayacağı belirtilen ilk paragrafından sonra yer verilen ve dava konusu edilen ikinci paragrafta yer alan "Dönem kârından ayrılan yedekler kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde ise bu işlem sonucu ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr payı dağıtılması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de ortaklar, kurum bünyesinde oluşan kârlar üzerinde tasarrufta bulunma imkanına sahip olmaktadır. Dolayısıyla, kâr yedeklerinden karşılanan sermaye artırımları sonucunda ortaklarca bedelsiz iştirak hissesi iktisap edilmesi durumunda, alınan bu iştirak hisseleri nominal bedelle iştirak hesaplarında izlenecek ve iştirak kazançları istisnası nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır." şeklindeki düzenlemenin iptaline hükmetmişti.

 

Bu Kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 7.2.2018 gün ve E: 2017/626, K: 2018/51 sayılı kararı ile Danıştay 4. Dairesinin yukarıda bahsedilen kararını oy çokluğu ile bozmuştu.

 

Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararının gerekçesinin ilgili kısımları aşağıda yer almaktadır.

 

“Kâr yedeklerini kullanarak sermaye artışı gerçekleştiren şirketin ödenmiş sermayesi, artırılan tutar kadar artmaktadır. Ortaklar açısından bakıldığında, iştirak edilen şirketteki sermaye artışı nedeniyle sahip olunan hisse senedinin sayısı artacağı gibi iştirakin değeri de artacağından, bu durumun, ortaklara doğrudan kâr payı dağıtımından bir farkı bulunmamaktadır. Dolayısıyla; kâr payı niteliğini haiz olan bu iştirak kazançlarının, Kanunda sayılan istisnaya ilişkin kurallar dışında, vergiye tabi kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Kurumlar Vergisi Kanununun 15'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiş; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin 6/b-i bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan kâr payları; 6/b-ii bendinde ise tam mükellef kurumlar tarafından; dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç) ve gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan kâr payları üzerinden vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış, her bir düzenlemede yer verilen parantez içi hüküm ile kârın sermayeye eklenmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağı belirtilmiştir.

 

Bu düzenlemelerde yer alan "kârın sermayeye eklenmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağı" yolundaki, sadece değinilen maddelerde sayılan kişi ve kurumlara yönelik hüküm ifade eden kuralın, dava konusu düzenlemeyi hukuka aykırı kılan bir gerekçe olarak nitelendirilemeyeceği açıktır.

 

Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dönem kârından ayrılan yedekler kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması sonucunda ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr payı dağıtılması arasında fark bulunmadığı yolundaki dava konusu düzenleyici işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (d) bendinde, Türkiye'de kurulu gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazançlarının kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmış; iştirak eden kurumlar yönünden bir istisna öngörülmemiştir. Aynı Kanunun "Vergi kesintisi" başlıklı 15'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, Türkiye'de kurulu gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazançlarından, dağıtılsın veya dağıtılmasın, kurum bünyesinde % 15 oranında vergi kesintisi yapılacağı düzenlemesine yer verilmiş; 4'üncü fıkrası ile bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını, her bir ödeme ve gelir için ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye, kurumlar vergisi oranına kadar yükseltmeye ve aynı sınırlar dahilinde üçüncü fıkrada belirtilen kazançlar için fon veya ortaklık türlerine göre ya da portföylerindeki varlıkların nitelik ve dağılımına göre farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Verilen yetkiye dayanılarak 3.2.2009 tarih ve 27130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazançları üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranı (%0) olarak belirlenmiştir.

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "İstisnalar" başlıklı 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasının dava konusu tahakkukun yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan 6322 sayılı Kanunla değişmeden önceki (a) bendinde de kurumların; tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun sermayesine katılmaları nedeniyle elde ettikleri kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükme bağlandıktan sonra parantiz içi hükümle; fonların katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr payları istisna kapsamı dışında tutulmuş; kazançları kurumlar vergisinden istisna edilen Türkiye’de kurulu gayrimenkul yatırım ortaklıkları tarafından vergisi ödenmeyen kazancın, kâr dağıtımı yoluyla intikali sağlanan diğer kurumlarda vergilendirilmesi sağlanmıştır.

 

Bu düzenlemelere göre davacının, iştirak ettiği gayrimenkul yatırım ortaklığının kâr yedeklerini ilave ederek sermaye artışına gitmesi sonucu bedelsiz elde ettiği kâr payı niteliğindeki iştirak kazançları, istisna kapsamına alınan kazançlar arasında yer almadığından, Daire kararının, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden kurumlar vergisinin dava konusu edilen kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında da yasaya uygunluk görülmemiştir.”

 

Bu defa Danıştay 4. Dairesi, 4.12.2019 tarih ve E. 2018/5022 K. 2019/8373 sayılı kararı ile, Vergi Dava Daireleri Kurulunun E: 2017/626, K: 2018/51 sayılı bozma kararının gerekçesine uyarak Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yer alan düzenlemenin iptali istemini reddetmiştir.

 

Sonuç olarak kar yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunularak ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi halinde işlemin kar dağıtımı sayılacağı yönündeki 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenlemesi yürürlüktedir. 

 

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b hükmü uyarınca kar payı elde eden gelir vergisi mükellefleri bakımından karın sermayeye eklenmesinin kar payı sayılmayacağına yönelik düzenleme dikkate alındığında gerçek kişiler tarafından bu şekilde elde edilen bedelsiz hisse senetlerinin menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmeyeceği açıktır. Konu, kar yedeklerinden yapılan sermaye artırımı sonucunda bedelsiz hisse elde eden kurumlar vergisi mükelleflerini ilgilendirmektedir. Bunlardan Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-a maddesinde sayılan şartları taşıyanların iştirak kazançları istisnasından yararlanacaklarını hatırlatmak gerekir.

 

PAYLAŞ