Bugünün Sorunlarına, Geleceğin Çözümleri...
Soru & Cevap Kariyer +90 212 325 25 01
Makaleler

Şirket Çalışanlarına Araç Tahsisi ve Ücret Konusu: Bir Danıştay Kararı

Serbest Bölgeler ve Ar-ge Merkezlerinde Çalışanların Ücret Gelirlerinin Beyanı Konusunda Kafalar Karıştı

KDV İadesinde Gecikme Zammı Uygulamasının Hukuka Aykırılığı: Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı

Danıştay Düzeltme Beyannamelerine İhtirazi Kayıt Konulmasına İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararını Dar Yorumluyor

Vergi İnceleme Raporunun veya Vergi Tekniği Raporunun Tebliğ Edilmemesi Tarhiyatı ve Cezayı Gerçekten Sakatlamaz mı?

Uluslararası Kurumlardan Kullanılan Kredilere İlişkin Kağıtların Damga Vergisi

Yurt Dışı Alacaklara Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmak İçin Yurt Dışında Dava Açmak Zorunda mıyız?

Arsa Payı Karşılığı İnşaat İşlerinin Vergilendirilmesinde Ne Değişti?

OECD Model Anlaşmasına Göre Gayrimaddi Hak Bedellerinin Vergilendirilmesi ve Türkiye Uygulaması

Vergiden Kaçış Yok: Tahsilatta Yardımlaşma Başlıyor

4 Seri No.lu ÇVÖ Anlaşmaları Tebliğinin Getirdikleri: Dar Mükelleflere Yapılan Serbest Meslek Ödemelerinin Vergilendirilmesi

YILLIK TRANSFER FİYATLANDIRMASI RAPORLARINIZI HAZIRLAMAYI İHMAL ETMEYİN

ADİ ORTAKLIKLAR

ANONİM ŞİRKETİN KENDİ PAYLARINI İKTİSAP ETMESİ

BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR 6637 SAYILI KANUN YAYIMLANDI

EĞİTİM TAZMİNATI GELİR VERGİSİNE TABİMİDİR

Son Zamanlarda Verilen Vergi Usul Kanunu İle ilgili Özelgeler

GİDER PUSULASININ KULLANIM ALANLARI VE TEVKİFAT UYGULAMASI

e-Arşiv Uygulaması Başlıyor

SAT-KİRALA-GERİ AL İŞLEMİNDE YÜKLENİLEN KDV DÜZELTİMİ

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

6552 SAYILI KANUNUN 73 ÜNCÜ MADDESİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacakların beyanının 6111 ve 6522 yasalara göre karşılaştırılması

6111 SAYILI YASANIN 11.MADDESİNİN 2.FIKRASINA GÖRE BEYAN EDİLEN TUTARLAR İLE İLGİLİ SONRADAN GÜNDEME GELEN SORUNLAR

Cumhurbaşkanı Adaylarına ve Siyasi Partilere Yapılacak Bağışlar

KAYITLARDA YER ALDIĞI HALDE İŞLETMEDE MEVCUT OLMAYAN KASA MEVCUDU VE ORTAKLARDAN ALACAKLARIN BEYANI

6111 Sayılı Yasa Kapsamında Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Bulunmayan Ortaklardan Alacakların Beyanı

Özel Okullar, Üniversiteler ve Yurtlarda “Kısmi Burs Uygulamasında” Önemli Düzenleme

Kısmi Bölünme

KİSMİ BÖLÜNME İŞLEMİNDE YANLIŞLAR DOĞRULAR

Kurum Yöneticilerinin Kar Payı Dağıtımı ve Bazı Konularla İlgili Bilmeleri Gereken Önemli Hususlar

Kurumların Özkaynak Kalemlerinin Tasfiye Sonu Vergisel Durumu

Pay Sahiplerinin Şirkete Borçlanma Yasağı

Özelgeler Işığında Enflasyon Düzeltmesi Sonucu Oluşan Sermaye Olumlu Farklarının Vergilendirilmesi

Geçici Vergi Uygulamaları

NUR EKESAN KONFERANS LARI

Limited ve Anonim Şirketlerin Ortaklarının ve Kanuni Temsilcilerinin 6183 Sayılı Kanun Kapsamındaki Sorumlulukları

Çalışan Temsilcilerinin İşveren Tarafından En Kısa Zamanda Görevlendirilmesi Gerekiyor

Kar Payı Avansı Dağıtımı Yapmış Kurumlarda Dönem Sonunda Oluşan Kar Veya Zarara Göre Yapılması Gerekenler

Ortaklarına Daha Fazla Kar Dağıtmak İsteyen Kurumların Bazı Yükümlülükleri Yerine Getirmek Kaydıyla Dağıtabilecekleri Bilançolarındaki Fonlar

E-Fatura Uygulaması Hakkında

Elektronik Defter Tutma ve Elektronik Fatura Uygulaması

Yurt Dışındaki Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ No:1

Yabancı Sermaye Olarak Yurt Dışından Getirilen Nakdi Sermaye İle İlgili Yeni Düzenleme

Limited Şirketin Anonim Şirkete Dönüşümü ve Örnek Uygulama

Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması

Meclise Sevkedilen Torba Yasadakii Varlık Barışına İlişkin Düzenlemeler

Limited Şirketi Anonim Şirkete Dönüştürmenin Avantajları

LTD.ŞTİ. Şirketin A.Ş. Şirkete Dönüştürülmesinde Yapılıcak İşlemler

Limited Şirkette Pay Senedinin Menkul Kıymet Olup Olmadığı ve Değer Artışı Kazancı

2013 Yılı Birinci Geçici Vergi Döneminde Dikkat Edilmesi Gereken Konular

KVK-Kabul Edilmeyen İndirimler (finansman gideri kısıtlaması)

KVK-İstisnalar - Diğer indirimler (girişim sermayesi fonu)

Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre Şirket Ana Sözleşmelerinin de Yapılması Gereken Değişiklikler

KVK-Zarar Mahsubu

Eski Kiracıların İşyeri ve Evlerden Gerekçesiz Çıkartılması ve Kira Artış Oranı

Yazar Kasa Fişlerinin Gider Yazılması ve KDV İndirimi

KVK- İndirimli Kurumlar Vergisi

KVK-Yurtdışı Mukimi Kişi ve Kurumlara Verilen Hizmetler

Şirketlerce Öğrencilere Verilen Burslar İle Eğitim Harcamaların Gider Yazılması ve KDV İndirimi

4 Seri No.lu ÇVÖ Anlaşmaları Tebliğinin Getirdikleri: Dar Mükelleflere Yapılan Serbest Meslek Ödemelerinin Vergilendirilmesi

 

Mehmet Batun

Yeminli Mali Müşavir

 

 

29.09.2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 4 Seri No.lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme (ÇVÖ) Anlaşmaları Genel Tebliği ile dar mükelleflerin Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesi konusunda önemli ve detaylı açıklamalar yapılmış ve dar mükelleflere yapılan serbest meslek ödemelerinde özellikle belgelendirme konusunda bir takım yenilikler getirilmiştir. Ayrıca, söz konusu Tebliğ ile ÇVÖ Anlaşmalarının uygulanmasına ilişkin bazı kritik noktalarda Gelir İdaresinin ilk defa görüşünü açıkladığını, bazı konularda ise süregelen görüşünü değiştirdiğini görüyoruz. Tüm bu hususlara izleyen bölümlerde değinilmiştir.

 

1-   Türkiye’de bulunma süresinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı bir şekilde açıklanmış ve bu hesaplamada personel sayısının dikkate alınmayacağı belirtilerek görüş değişikliğine gidilmiştir.

 

ÇVÖ Anlaşmalarının pek çoğunda serbest meslek kazançlarının kaynak ülkede vergilendirilmesi konusunda benimsenen kriterlerden birisi (bazen tek kriter) ilgili faaliyetin icrası için bir takvim yılı/mali yıl veya 12 aylık kesintisiz bir dönem içinde bir veya birkaç seferde toplam 6 ayı aşan bir süre veya 183 gün ya da bu süreden daha fazla Türkiye’de kalınmasıdır.

 

Kalma süresinin hesaplanması ile ilgili olarak aşağıda yer alan açıklamalar doğrultusunda hareket edilmesi gerekmektedir.

 

-        Kalma süresinin hesabında, kişinin serbest meslek faaliyeti icra etmek amacıyla Türkiye’de fiziki olarak bulunduğu günler Türkiye’de bulunma süresi olarak dikkate alınacaktır.

 

-        Hesaplamaya; Türkiye’de 24 saatten daha kısa süreyle kalınan gün tam gün olarak, varış günü, ayrılış günü, Cumartesi ve Pazar günleri, ulusal tatil günleri, faaliyet öncesindeki, sırasındaki ve sonrasındaki tatil günleri, eğitim veya malzemelerin gecikmesi gibi nedenlerle kısa ara vermeler, hasta olunan günler ve aileden birinin öldüğü veya hasta olduğu günler gibi, Türkiye’de geçirilen diğer tüm günler dâhil edilecektir. Ancak, Türkiye dışındaki iki ülke arasında yapılan seyahat sırasında, Türkiye’den transit geçiş yapılan günler hesaplamanın dışında tutulacaktır.

 

-        Dar mükellef kurumlar tarafından sunulan hizmetlerde kalma süresinin hesabında personel sayısı dikkate alınmayacaktır. Yani adam/gün sayısı değil sadece gün sayısı dikkate alınacaktır. Gelir İdaresi, 4 Seri No.lu ÇVÖA Genel Tebliğine kadar dar mükellef kurumun Türkiye’de bulunduğu gün sayısını hesaplama konusunda, Türkiye’de bulunan personel sayısı ile söz konusu personelin bulunduğu gün sayısını çarpmak suretiyle hesaplama yapmak eğiliminde idi. Hatta Tebliğin, Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yayımlanan ilk taslağında da bu yaklaşım benimsenmiş idi. Anlaşmanın hükmünün ruhuna ve uluslararası uygulamalara aykırı olan bu hesaplama şeklinden vazgeçilmesini yerinde bir adım olarak değerlendirmek gerekir.

 

Bu konuyla ilgili olarak Tebliğ’de aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir:

 

Tüzel kişi ve teşebbüsler yönünden, Türkiye’de vergilendirme hakkının doğması için gereken süre hesabında, oluşturulmuş görüş ve kanaatler çerçevesindeki uygulama, hizmetin ifa edilmesi için gönderilen personel sayısı ile hizmetin ifa edildiği gün sayısının birlikte dikkate alınması yönündeydi. Örneğin Türkiye’de 10 personeliyle 20 gün faaliyette bulunan bir diğer ülke mukimi Türkiye’de 200 gün faaliyet icra etmiş sayılmaktaydı.

 

Bu Tebliğin yürürlüğe girmesinden sonra ise tüzel kişi ve teşebbüsler yönünden süre hesabında, personel sayısı dikkate alınmaksızın icra edilen faaliyet için Türkiye’de geçirilen gün sayısı dikkate alınacaktır.

 

İki yaklaşım arasındaki farkı daha net göstermek adına eski görüş ve yeni görüş doğrultusunda kalma süresine ilişkin aşağıda örnek bir hesaplamaya yer verilmiştir.

 

 

Dar Mükellef Best Co. Türkiye’de mukim A firmasına danışmanlık hizmeti sunmak için

Türkiye'de Bulunma Süresi

(Eski Uygulama)

Türkiye'de Bulunma Süresi

(Yeni Uygulama)

01/03/2018 tarihinde 90 günlüğüne 7 personelini Türkiye'ye göndermiştir.

90 x 7 = 630 gün

90 gün

25/07/2018 tarihinde 80 günlüğüne 9 personelini Türkiye'ye göndermiştir.

80 x 9 = 720 gün

80 gün

Toplam

1.350 gün

170 gün

 

 

2-  Kalma süresinin hesabında çakışan günlerin hesaplamadan düşüleceği belirtilmiştir.

 

Sürenin hesaplanmasında önem arz eden bir husus da Türkiye’de icra edilen birden fazla serbest meslek faaliyetinin aynı zaman dilimi içinde bir arada ifa edilmesi durumudur. Böyle bir durumda Türkiye’de fiilen bulunulan günlerin hesaplanmasında mükerrer gün sayımını önlemek için birbiriyle çakışan günler süre hesaplanmasında tam gün olarak bir defa dikkate alınacaktır. Hesaplamaya ilişkin bu detayı Tebliğ düzeyinde açıklamak suretiyle İdare, uygulamada zaman zaman yaşanan bir tereddüdü gidermiştir.

 

3-     “Aynı veya bağlı proje” kavramına açıklık getirilmiştir.

 

İdare, “aynı veya bağlı proje” teriminden ne anlaşılması gerektiği konusunda görüşünü açıklayarak bu konuda uygulamada ortaya çıkan tereddütleri giderme noktasında bir adım atmıştır.

 

Türkiye’nin Almanya ve Çin gibi bazı ÇVÖ Anlaşmalarında hizmet işyeri (service PE) hükmü yer almakta olup, bu hükme göre dar mükellef teşebbüs tarafından “aynı veya bağlı proje” kapsamında Türkiye’de yapılan hizmet ifası belirli bir süreyi aşıyorsa söz konusu teşebbüsün Türkiye’de işyerinin oluştuğu kabul edilmektedir. İşte bu anlaşmaların uygulanmasında Türkiye’de hizmet işyerinin oluşup oluşmadığının tespiti için “aynı veya bağlı proje” tabirinden ne anlaşılması gerektiği önem arz etmekteydi ve bu konuda İdare’nin açıklanmış bir görüşünün olmaması belirsizlik yaratmaktaydı.

 

Tebliğde yapılan açıklamalar ışığında aynı proje, hizmeti sunan teşebbüs yönünden aynı projeyi ifade etmektedir. Bağlı proje ise bir teşebbüs tarafından ticari bütünlüğe sahip farklı projeler kapsamında sunulan hizmetler bakımından dikkate alınacaktır. Projelerin bağlı olup olmadığı tespit edilirken olayın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede;

 

-      Projelerin tek başına bir ana sözleşme kapsamında olup olmadığı,

 

-      Projelerin farklı sözleşmelerin kapsamında olduğu durumlarda, bu farklı sözleşmelerin aynı kişi veya ilişkili kişiler ile sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı ve makul bir şekilde ilk sözleşme sonuçlandırılırken ilave sözleşmelerin de sonuçlandırılmasının öngörülmesinin mümkün olup olmadığı,

 

-      Farklı projelere konu olan çalışmaların niteliğinin aynı olup olmadığı,

 

-      Farklı projeler kapsamında aynı gerçek kişilerin hizmetleri gerçekleştirip gerçekleştirmediği,

 

gibi hususlar bağlı projenin tespitinde dikkate alınabilecektir.

 

4-   Serbest meslek ödemelerine ilişkin gelir ve kurumlar vergisi stopajında görüş değişikliğine gidilmiştir.

 

Tebliğde de açıklandığı üzere genel kural olarak diğer ülke mukimi bir kişinin (gerçek veya tüzel kişi) Türkiye’ye gelmeksizin icra edeceği ve ülkemize sunulan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı ÇVÖ Anlaşması uyarınca yalnızca mukim olunan ülkeye aittir. Bu faaliyetler karşılığında elde edilen gelirler üzerinden Türkiye’de vergilendirme yapılmayacağından bu kapsamdaki ödemeler üzerinden herhangi bir vergi (gelir veya kurumlar vergisi) stopajı yapılması da söz konusu olmayacaktır. Bu konu açık olup uygulama öteden beri bu yöndedir.

 

Ancak, başka ülkede mukim kişiler tarafından Türkiye’de icra edilen serbest meslek faaliyetine ilişkin ödemelerde İdare’nin görüşü, ödemenin yapıldığı sırada mutlaka gelir veya kurumlar vergisi stopajının yapılması, eğer sonunda Türkiye’nin vergileme yetkisinin olmadığı anlaşılırsa yapılmış olan kesintilerin dar mükellefin (istihkak sahibinin) başvurusu üzerine kendisine iade edilmesi yönündeydi. İdare tarafından verilen özelgeler de bu doğrultudaydı. Bu görüşün gerekçesi, ödemeyi yapanın, ödeme sırasında istihkak sahibinin yani serbest meslek faaliyetini ifa edenin Türkiye’de ne kadar süre kalacağını veya hizmeti ifa edenin Türkiye’de sabit bir yer veya işyerinin oluşup oluşmayacağını bilmesinin mümkün olamayacağı düşüncesi idi.

 

4 Seri No.lu Tebliğ ile bu peşin kabulden vazgeçilerek, hizmeti alanın ödeme sırasında Türkiye’nin vergi alma yetkisinin oluşmadığını açıkça tespit edebildiği durumların olabileceği göz önünde bulundurulmuş ve bu durumda söz konusu serbest meslek ödemelerinde gelir veya kurumlar vergisi tevkifatı yapılmasına gerek olmadığı belirtilmiştir. Ancak, hizmeti ifa edenin Türkiye’de ne kadar kalacağı ödeme sırasında tespit edilemiyorsa önceden olduğu gibi serbest meslek ödemelerinde tevkifat yapılacaktır.

 

Eski Uygulama

Yeni Uygulama

 

Yabancı ülkede mukim kişiler tarafından serbest meslek faaliyetinin Türkiye'de icra edilmesi durumunda, yaptıkları serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan vergi sorumluları, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, istihkak sahibi kişinin/teşebbüsün faaliyet icrası amacıyla Türkiye'de ilgili Anlaşmada belirtilen süre kalıp kalmama durumunu bilemeyeceğinden söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapacaklardır.

 

Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan kişiler/teşebbüsler Anlaşma hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine başvuracaklardır.

 

 

 

Alınan hizmet ya da faaliyetin temini sırasında serbest meslek faaliyeti sözleşmesi uyarınca hizmetin Türkiye’de ifa edilmesine karşın ÇVÖ Anlaşması uyarınca Türkiye’nin vergi alma yetkisinin oluşmadığı açıkça tespit edilebiliyorsa hizmeti alan taraf vergi kesintisi yapmayacaktır. Hizmet veya faaliyet süresinin uzaması, iş yeri veya sabit yer açılması ve hizmetin buraya atfedilebilmesi gibi sonradan meydana gelen değişiklikler kapsamında Türkiye’nin vergilendirme yetkisinin oluştuğu durumlarda hizmeti alan, vergi sorumlusu sıfatıyla önceki dönemleri de kapsayacak şekilde vergi tevkifatı yükümlülüğünü yerine getirecektir.

 

Diğer taraftan, Türkiye'de icra edilen serbest meslek faaliyeti ve hizmet sunumuna ilişkin olarak sözleşme ya da ödeme yapıldığı sırada istihkak sahibi gerçek veya tüzel kişinin Türkiye'de ÇVÖ Anlaşmasında öngörülen süreyi aşacak şekilde kalıp kalmama durumu açıkça bilinemiyorsa ya da Türkiye’nin vergilendirme yetkisinin oluşmadığı açıkça tespit edilemiyorsa, faaliyet ve hizmetlere ilişkin olarak yapılan serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi sorumluları vergi tevkifatı yapmak zorundadırlar.

 

5-  “İş Yeri” ile “Sabit Yer” arasında nitelik olarak bir farklılık bulunmadığı kabul edilmiştir.

 

Bilindiği üzere OECD Model Anlaşmasının serbest meslek kazançlarına ilişkin 14 üncü maddesi 2000 yılında yapılan bir güncelleme ile anlaşma metninden çıkarılmıştır. Bu değişikliğin gerekçelerinden bir tanesi de serbest meslek kazançları için kaynak ülkenin vergileme yetkisinin doğumunda aranan “sabit yer (fixed base) ile ticari kazanç için aranan “iş yeri (permanent establishment)” arasında önemli bir fark bulunamamasıdır.  Ancak Türkiye, 14 üncü maddenin Model Anlaşma metninden çıkarılmasına çekince koymuş ve gerçekten o tarihten sonra imzaladığı tüm ÇVÖ Anlaşmalarında da serbest meslek kazançlarının vergilemesini düzenleyen 14 üncü maddeye yer vermiştir.

 

Bilindiği üzere iş yerinin aksine, sabit yer kavramı ÇVÖ Anlaşmalarında tanımlanmamıştır. Bununla birlikte OECD’nin görüşü öteden beri iş yeri ile sabit yer arasında önemli bir fark olmadığı yönündedir. Gelir İdaresinin bugüne kadar vermiş olduğu özelgelerde de sabit yerin oluşup oluşmadığı noktasında ilgili Anlaşmanın iş yerini düzenleyen hükmüne atıf yapılmaktaydı. Artık bu konu Tebliğ düzeyinde açıklanmıştır. Tebliğin ilgili bölümü aşağıda yer almaktadır.

 

ÇVÖ Anlaşmalarında kullanılan iş yeri ile sabit yer terimleri arasında nitelik olarak esaslı bir farklılık bulunmamakta, iş yeri terimi daha çok ticari ve sınai faaliyetlerle ilgili olarak kullanılırken, sabit yer terimi serbest meslek faaliyetinin icra edildiği yer için kullanılmaktadır. (…) Bu kapsamda, ÇVÖ Anlaşmalarının 14 üncü maddesinde bahsedilen “sabit yer”in diğer ülkede oluşup oluşmadığı hususundaki belirlemede, ilgili anlaşmanın “iş yeri” başlıklı 5 inci madde hükümleri dikkate alınır.

 

Sonuç olarak serbest meslek kazançlarının kaynak ülke olarak Türkiye’de vergilendirilip vergilendirilmeyeceğini belirlerken eğer bağlama noktası olarak sabit bir yerin varlığı aranıyorsa, Türkiye’de sabit bir yerin oluşup oluşmadığının tespitinde (anlaşmada özel bir hüküm yoksa) ilgili Anlaşmanın 5 inci maddesinde yer alan iş yerine ilişkin hükümler esas alınacaktır.

 

6-     Mukimlik belgesinin geçerlik süresi belirtilmiştir.

 

Dar mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri kazanç veya iratlar bakımından ilgili ÇVÖ Anlaşması hükümlerinin uygulanabilmesi için söz konusu mükelleflerin mukim oldukları ülke yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noter veya bu ülkedeki Türk konsolosluklarınca tasdikli Türkçe tercümesinin bir örneğini duruma göre ilgili vergi dairesine veya vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

 

Bir takvim yılına ilişkin mukimlik belgesi, izleyen yılın dördüncü ayına kadar geçerlidir. Söz konusu geçerlilik süresi 257 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde belirtilmişti. Burada bu geçerlilik süresi serbest meslek kazançları dolayısıyla tekrarlanmıştır.

 

7-     Dar mükelleflere ve vergi sorumlularına belgelendirmeye ilişkin yükümlülükler getirilmiştir.

 

Türkiye’de ifa edilen serbest meslek faaliyetleri ile bunlara ilişkin ödemelerde Tebliğ ekinde yer alan formların doldurarak vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

 

Tebliğin ekinde 3 ayrı form bulunmaktadır.

 

-    1 no.lu form, Türkiye’de vergi kesintisi yapılmasının gerekmediği durumlarda, Türkiye kaynaklı serbest meslek kazancı elde eden dar mükellef kurumlar tarafından doldurularak mukimlik belgesi ile birlikte vergi sorumlularına ibraz edilecektir.

 

-      2 no.lu form ise Türkiye’de vergi kesintisi yapılmasının gerekmediği durumlarda ödemeyi yapacak olan vergi sorumluları tarafından doldurulacaktır.

 

-      3 no.lu form ise serbest meslek gelirlerinden vergi kesintisi yapılmış olan dar mükelleflerin bu kesintilerin iadesi için yapacakları başvuruda doldurulacaktır.

 

Dar mükellefin serbest meslek faaliyetini herhangi bir şekilde Türkiye’de bulunmaksızın icra etmesi durumunda bu formların doldurulması ve vergi dairesine verilmesine gerek bulunmamaktadır.

 

Dar mükellef tarafından serbest meslek faaliyeti Türkiye’de icra edilmekle birlikte yapılan ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerekmiyorsa Türkiye kaynaklı serbest meslek kazancı elde eden diğer ülke mukimlerince, Tebliğin ekinde yer alan 1 no.lu formun eksiksiz olarak doldurularak hizmet alımına başlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde vergi sorumlularına verilmesi gerekmektedir. Tebliğin ekinde yer alan 2 no.lu formun ise vergi sorumlularınca doldurularak, hizmet sunucuları tarafından kendilerine verilen 1 no.lu form ve varsa hizmete ilişkin yazılı sözleşme örneği ile birlikte, ödeme yapılmasından önce bağlı olunan vergi dairesine/mal müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir. Vergi sorumlularınca kısım kısım ödeme yapılması durumunda 1 no.lu form ile 2 no.lu formun ilk ödemeden önce vergi dairesine/malmüdürlüğüne verilmesi yeterli olacaktır. Aynı dönemde vergi kesintisi yapılmaması gereken birden çok hizmet alımı söz konusuysa, vergi sorumlularınca tek bir 2 no.lu form doldurularak, bu formun ilgili olduğu 1 no.lu formu dolduran hizmet sunucularının isim listesi de eklenmek suretiyle vergi dairesine/mal müdürlüğüne verilebilir.

 

Kendilerine yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılan kişiler ilgili ÇVÖ Anlaşması hükümleri çerçevesinde bu ödemelerin Türkiye'de vergilendirilmemesinin gerektiği durumlarda, bizzat veya vekilleri vasıtasıyla, tevkif edilen vergilerin iadesi için ilgili vergi dairesine/malmüdürlüğüne ilgili anlaşmada özel bir düzenleme yoksa düzeltme zamanaşımı içinde başvurabileceklerdir. İşte bu iade başvurusu, mukimlik belgesi ve Tebliğin ekinde yer alan 3 no.lu form doldurulmak suretiyle yapılacaktır.

PAYLAŞ